Parkinson hastalığında beyin pili tedavisi

Medipol Üniversitesi Parkinson Hastalığı ve Hareket Bozuklukları Merkezi (PARMER), Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ali Zırh, 11 Nisan Dünya Parkinson Hastalığı Günü kapsamında Parkinson’a ilişkin önemli uyarılarda bulundu.
Medipol Üniversite Hastanesi’nden yapılan açıklamada, Doç. Dr. Zırh, Parkinson’un beyinde dopamin maddesinin eksikliği ile ortaya çıkan kronik nörolojik bir hastalık olduğunu vurgulayarak, şunları ifade etti:
“Beyin bu hücrelerin yüzde 60 ila 80’ini kaybettiğinde hastalık bulguları ortaya çıkmaya başlar. Hastalığın belirtileri arasında vücudun bir tarafında daha ön planda olmak üzere ellerde ‘para sayar’ tarzda titreme, hareketlerde yavaşlama, kolların vücut salınımına iştirak etmemesi ve vücuda yapışık olarak yürünmesi yer alır. Hastanın bakışlarında donuklaşma ve yüz mimiklerinde azalma ile birlikte ‘maske yüz’ diye ifade edilebilen yüz hali, küçük adımlarla ve öne eğilerek yürüme de belirtiler arasındadır. Parkinson’da ortalama tanı konulma yaşı genellikle 60 yaş üzeridir. Hastalık toplumda binde 2 ila 3 oranında görülmektedir. Hastaların yüzde 5 ila 10’unda ise hastalık başlangıç yaşı 20 ila 50 arasındadır. Genç yaşta görülen Parkinson’da genetik yatkınlık faktörü bulunabilir. Çok nadir olgularda, Parkinson benzeri bulgular çocuklarda ve genç ergenlerde de görülebilir.”
Nöromodülayson’ adı verilen bu tedavi yöntemi ile başta Parkinson hastalığı olmak üzere birçok hareket bozukluğu hastalığı tedavi edilebilir. Ameliyatları hastalarımız uyanık halde konuşa konuşa, karşılıklı sohbet ederek gerçekleştiriyoruz. Bazı durumlarda genç yaştaki bir hastaya ameliyat önerilmeyeceği gibi, ileri yaştaki bir hastayı da ameliyata uygun bulabiliyoruz.” açıklamasını yaptı.
Zırh, yaşın tek başına bir kriter olmadığına dikkat çekerek, “Hastanın ilaca cevap vermesi, zihinsel durumu, beynin anatomik yapısı gibi birçok kriter ameliyat kararını belirlemektedir. Hastalar ameliyat sırasında birkaç adet uyuşturucu iğnenin ağrısından başka ağrı ya da sızı duymuyor; ameliyat sırasında fıkra anlatıp, şarkı söyleyebiliyorlar. Sonuçların son derece yüz güldürücü olmasını sağlayan ‘Mikroelektrot Kayıt ve Stimülasyon Tekniği’ sayesinde ameliyatın riski yok denecek kadar azalıyor. Deneyimli ellerde yüzde 1 enfeksiyon riski ve yüzde 1 beyin kanamı riski olduğu söylenebilir. Gerçekleştirmiş olduğum 1.500’den fazla hareket bozukluğu cerrahisi, 1.000’i geçen beyin pili ameliyatı sırasında böyle ciddi bir komplikasyon ile karşılaşmadım.” değerlendirmesinde bulundu.
“Kafa travmasına neden olmayacak faaliyetler yapılabilir”
Beyin pillerinin hastalara sağladığı katkıyı “hastalığın saatini geri almak” diye tanımlayan Doç. Dr. Ali Zırh, şunları kaydetti:
“10 yıllık bir hastayı ameliyat ettiğimizde hastalığın 1. ve 2. senesindeki haline getirebiliyoruz. Bu da bağımsız yaşayamayan, başkalarının yardımı ile hareket eden; yatakta dönmek, beslenmek için yardım isteyen hastanın yeniden eski bağımsız yaşamına kavuşması, önemli bir kısmının da mesleğine geri dönmesi anlamına gelir. Pil takılan hastaların günlük yaşantılarında hiçbir değişiklik olmuyor. Hastalar çok sert olmayan, kafa travmasına neden olmayacak her türlü sportif faaliyeti sürdürebilir, tenis oynayabilir, bisiklete binebilir ve yüzebilir. Günümüz teknolojisi uygun ayarlarla, yeterli bilgi ve donanımı olan merkezlerde, bu hastalara her türlü MR görüntülenmesinin ve diğer görüntüleme tetkiklerinin yapılabilmesini sağlamaktadır.”